DİKKAT !!!
Aklını kullanmayanlara zararlıdır.
Müşrik; Allah a ortak koşan demektir.
Puta tapma işi ise kafirliktir.
Mekke Müşrikleri Allah ı bilirlerdi. Hz. İbrahimin dinine tabi idiler. Fakat Allah ın Kitabından uzak din dışı bir inanış ile yaşıyorlardı.
NECM : 19. Gördünüz mü o Lât ve Uzzâ'yı?
NECM : 20. Ve üçüncüleri olan ötekini, Menât'ı. (Kur’an)
Kabede üç tane büyük put vardı. Lat, Uzza ve Menat.
Bu putlara bizlere öğretildiği gibi tapınma yoktu.
Mekkenin eski din adamlarının temsili heykellerini yapmışlardı. Peygamber putları yıkmak isteyince;
Müşriklerin cevaplarını Allah bizlere şu Ayetlerle bildirdi.
ZÜMER : 3. Dikkat et, hâlis din yalnız Allah'ındır. O'nu bırakıp kendilerine bir takım dostlar edinenler: Onlara, bizi sadece Allah'a yaklaştırsınlar diye kulluk ediyoruz, derler. Doğrusu Allah, ayrılığa düştükleri şeylerde aralarında hüküm verecektir. Şüphesiz Allah, yalancı ve inkârcı kimseyi doğru yola iletmez.
YUNUS : 18. Onlar Allah'ı bırakıp kendilerine ne zarar ne de fayda verebilecek şeylere tapıyorlar ve: Bunlar, Allah katında bizim şefaatçılarımızdır, diyorlar. De ki: "Siz Allah'a göklerde ve yerde bilemeyeceği bir şeyi mi haber veriyorsunuz? Hâşâ! O, onların ortak koştuklarından uzak ve yücedir."(Kur’an)
Zümer 3 te bizi sadece Allah'a yaklaştırsınlar diye kulluk ediyoruz, derler. Yunus 18 de ise Bunlar, Allah katında bizim şefaatçılarımızdır, diyorlar. Cümleleri var.
Bu Ayetlerden anlıyoruz ki. Müşrikler Mekkedeki putlara tapmıyorlardı. Putları geçmişteki din adamlarının temsili olarak kabul ederek. Allah a yaklaştıran aracı ve şefaatçı olarak kabul ediyorlardı.
Yani bugünkü şefaat ve aracı kavramı ile o günkü şefaat ve aracı kavramı aynı.
ZÜMER : 43. Yoksa onlar Allah'tan başkasını şefaatçılar mı edindiler? De ki: Onlar hiçbir şeye güç yetiremezler ve akıl erdiremezlerse de mi (Şefaatçı edineceksiniz)?
ZÜMER : 44. De ki: Bütün şefâat Allah'ındır. Göklerin ve yerin hükümranlığı O'nundur. Sonra O'na döndürüleceksiniz.
SECDE : 4. Gökleri, yeri ve bunların arasındakileri altı günde (devirde) yaratan, sonra arşa istivâ eden Allah'tır. O'ndan başka ne bir dost ne de bir şefaatçınız vardır. Artık düşünüp öğüt almaz mısınız?
EN’AM : 51. Rablerinin huzurunda toplanacaklarından korkanları onunla (Kur'an ile) uyar. Onlar için Rablerinden başka ne bir dost, ne de bir aracı vardır; belki sakınırlar.
Ayetlere baktığımızda şefaat Allah a aittir. Aracıda yoktur.
TAHA : 109 - O gün, Rahmân'ın kendisine izin verdiği ve sözünden hoşnud olduğu kimselerden başkasının şefaatı fayda vermez.
YUNUS : 3 - Rabbiniz o Allah'dır ki, gökleri ve yeri altı günde yarattı, sonra arş üzerine istiva etti (onu hükmü altına aldı), işi tedbir eyliyor. O'nun izni olmaksızın hiç kimse şefaatçi olamaz. İşte Rabbiniz olan Allah budur. O'na ibadet ediniz! Hâlâ düşünüp ibret almayacak mısınız? (Kur'an)
Yunus 3 te ''O'nun izni olmaksızın hiç kimse şefaatçi olamaz''' cümlesi var.
Taha 109 da ise yine şefaat için izin vermekten bahsetmektedir.
Bu iki Ayetten anlıyoruz ki. Allah başkalarına şefaat hakkı verecek.
Peki kimlere şefaat hakkı verecek.
NECM : 26 - Göklerde nice melek var ki Allah'ın dileyip razı olduğuna izin vermeden önce onların şefaatları hiç bir işe yaramaz. (Kur'an)
Allah başkalarına şefaat hakkı vereceğini Kur'an da sadece melekler için söyler.
Peygamberler için veya başka kimseler için söylemez.
Peygamberin şefaat edeceğini söyleyenler;
'''Peygambere şefaat hakkı peşin verilmiştir''' derler.
Kur'an da böyle bir şey yok dediğimizde.
Hadislerde var derler.
Kur'an da olmayıpta Allah ın Peygambere bildirdiği şeyler olduğunu iddia ederler.
EN'AM : 38. Yeryüzünde yürüyen hayvanlar ve (gökyüzünde) iki kanadıyla uçan kuşlardan ne varsa hepsi ancak sizin gibi topluluklardır. Biz o kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık. Nihayet (hepsi) toplanıp Rablerinin huzuruna getirilecekler. (Kur'an)
En'am 38 deki ''Biz o kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık.'' ifadesi onları yalancı çıkarır.
İSRA : 9 - Şüphesiz ki bu Kur'ân, insanları en doğru ve en sağlam yola iletir ve salih amel işleyen müminlere büyük bir ecir olduğunu müjdeler. (Kur'an)
İsra 9 Kur'an a uyduğumuzda en sağlam yola iletileceğimizi bildirir.
İSRA : 89 - Yemin olsun ki biz bu Kur'ân'da insanlar için çeşitli misaller vermişizdir. Yine de insanların çoğu inkârlarında ısrar ederler. (Kur'an)
İsra 89 Kur'an çeşitli misaller verilmesine rağmen, insanların inkarda devam etmesini bildirir.
KEHF : 54 - Şüphesiz biz, bu Kur'ân'da insanlara çeşitli mânâları türlü misallerle açık olarak verdik. İnsan ise, her şeyden çok mücadelecidir.
Kehf 54 te benzer ifadeler.
Kendi kendimize şöyle bir soru soralım.
Allah neden meleklerin şefaat edeceğini söylüyorda;
Peygamberin şefaat edeceğini söylemiyor.
KAF : 17. İki melek (insanın) sağında ve solunda oturarak yaptıklarını yazmaktadırlar.
KAF : 18. İnsan hiçbir söz söylemez ki, yanında gözetleyen yazmaya hazır bir melek bulunmasın. Kur'an)
Bu Ayetlerden anlaşılıyor ki;
Bizleri devamlı takip eden, günahımızı ve sevabımızı yazan melekler vardır. Bu melekler her anımıza şahitler ve bizleri tanıyorlar.
MAİDE : 109. Allah'ın peygamberleri toplayıp da "Size ne cevap verildi" dediği gün, "Bizim hiçbir bilgimiz yok, şüphesiz gizlilikleri hakkıyle bilen ancak sensin" diyeceklerdir. (Kur'an)
Görüldüğü gibi Peygamber gaybı bilmez. Yani bizleri tanımaz.
AHKAF : 9. De ki: Ben peygamberlerin ilki değilim. Bana ve size ne yapılacağını da bilmem. Ben sadece bana vahyedilene uyarım. Ben sadece apaçık bir uyarıcıyım. (Kur'an)
Peygamber bizlere, hatta kendisine bile ne yapılacağını bilmez.
Bir tarafta bizleri tanımayan bir Peygamber. Bir tarafta ise her anımıza şahit olan melekler.
Allah bu yüzden meleklere şefaat hakkını verebileceğini söylemiştir.
Sonuç;
HİCR : 9 - Hiç şüphe yok ki, Kur'ân'ı biz indirdik, elbette onu yine biz koruyacağız. (Kur'an)
Şimdi Allah ın Kur'an ı neden koruduğunu anlıyormusunuz.